Soru: Su ana kadar yaptığımız afaki tefekkürlere örnek olabilecek hangi zikr deneyimleri yaşadınız? Hangi nesne size hangi ayetleri/mesajları taşıdı, nelere işaret etti?
Cevap örneği:
(1)
Evimin ayni yerde durmasının, duvarlarının aynı şekilde/açıda kalmasının sürekli olduğunu ve olacağını varsayıyorum. Hâlbuki sel olup yüzebilir, hortum olup uçabilir, deprem olup duvarlar eğilebilir ya da yıkılabilir (Allah korusun). Evimin duvarlarının her an aynı yerde aynı şekilde kaldığını gözlemlediğimde o evi aynı yerde aynı şekilde yeni-yeniden yaratan Rabbime şükredip, ya Kayyum (ikame eden, her şeyi ayakta tutan) diye zikrettim (hatırladım, andım).
(2)
Her zaman ot, maydanoz, çim, çiçek, elma örnekleri veriyoruz, bu sefer farklı bir örnek vermek istedim :)
https://www.youtube.com/watch?v=0K8zs-KSitc
acoustic levitation (akustik levitasyon/havada tutma)
https://www.youtube.com/watch?v=Yo2T9AAn2m4
(Michael Jackson gibi moonwalking dansı eden kus)
Ses dalgalarının su damlacıklarıyla ping pong topu gibi oynaması, kedilerimin her gün oyuncaklarının ya da birbirlerinin üzerine atlayarak oynamaları ve komik şekilde dans eden kuş, bana şu Kur'an ayetlerini hatırlattı:
6:32 29:64 47:36
Surah Al-An'am (The Cattle/Büyükbaş Hayvanlar) Suresi
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ (6:32
6:32 (Asad) And nothing is the life of this world but a play and a passing delight; and the life in the hereafter is by far the better for all who are conscious of God. Will you not, then, use your reason?
6:32 (Turkish) Dünya hayati yalnızca “la'abun wa lahw” bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Sakınmakta (takva sahibi) olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek (akletmeyecek) misiniz?
Surah Al-'Ankabut (The Spider/Örümcek)
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ (29:64)
29:64 (Asad) for, [if they did, they would know that] the life of this world is nothing but a passing delight and a play - whereas, behold, the life in the hereafter is indeed the only [true] life: if they but knew this!
29:64 (Turkish) Bu dünya hayati, yalnızca “lahwun wa la'ab” bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi.
Surah Muhammad
إِنَّمَا الحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَإِن تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ (47:36)
47:36 (Asad) The life of this world is but a play and a passing delight: but if you believe [in God] and are conscious of Him, He will grant you your deserts. And withal, He does not demand of you [to sacrifice in His cause all of] your possessions:
47:36 (Turkish) Gerçekten dünya hayati, ancak “la'abun wa lahw” bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız (taqwa-takva), O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
“la'ab” oyun demektir. "lahw" kelimesini ise Asad "passing delight", yani “geçici bir zevk / keyif / sefa / hoşnutluk / haz / memnuniyet” olarak yorumlamış. Kur’an Arapçası sözlüğü (Qur’anic Arabic-English dictionary) ise “l-h-w” kelime kokunu ve isim türündeki “lahw” kelimesini şu şekilde açıklıyor:
>>>>>
ل ه و l-h-w amusement, distraction, diversion, pastime, time-wasting, to amuse oneself, to have fun, to distract; to turn one's attention to; mouthful; uvula, gullet.
ل ه و l-h-w eğlence, oyalayıcı eğlence, dikkati dağıtan eğlence, meşgale, hobi, oyalanmak, zevkle eğlendirmek, eğlenmek; dikkatini vermek; ağız dolusu; küçük dil, gırtlak.
Of this root, four forms occur 16 times in the Qur'an: الهى alha four times; تَلَهَّى talahha once; لَهْو lahw 10 times and لاهيةٌ lahiyatun once.
Kur’an’da bu kökten türeyen dört farklı kelime formu; dört kere الهى alha formu, bir kere تَلَهَّى talahha formu, 10 kere لَهْو lahw formu ve bir kere لاهيةٌ lahiyatun formu olmak üzere, toplam 16 kere geçmektedir.
لَهْو lahw [v. n; n.][isim]
1 diversion, distraction (29:64) وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ the life of this world is nothing but distraction and amusement
1 dikkati dağıtan eğlence, oyalayıcı eğlence (29:64 ayeti) وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ bu dünya hayati yalnızca (oyalayıcı zevkli bir) eğlence ve oyundur
2 amusement, sport (62:11) وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا yet whenever they see [a chance for] trade or amusement they scatter towards it, and leave you [Prophet] standing [alone]
2 eğlence, zevkli oyun (62:11) وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا Oysa onlar bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta (yalnız) bıraktılar.
3 a plaything, a pastime (21:17) لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا had We wished to indulge in a pastime, We would, indeed, have produced it from Ourselves; *(31:6) لَهْوَ الْحَدِيثِ idle talk, distracting tales.
3 oyuncak, eğlence, meşgale, hobi (21:17) لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا Eğer ‘eğlenceli bir meşgale' edinmek isteseydik, bunu, kendi katımızdan edinirdik; *(31:6) لَهْوَ الْحَدِيثِ sözün 'boş ve amaçsız olanı' (boşboğazlık, gereksiz konuşma, kelime oyunları, boş, dikkat dağıtıcı masallar)
<<<<<
Allah bizim sadece ciddiyet ve acıyla değil, ayni zamanda oyunla, espri ve mutlulukla da öğrenmemizi ve O'nu tanımamızı istiyor. Aklıma California'da "oyun" kavramı üzerine kurulmuş alternatif okullar geliyor. Bu okullar, insanın en etkili öğrenme metodunun çocukların fıtri öğrenme metodu olan "oyun oynamak" olduğunu soyluyorlar.
Yukarıda bahsi gecen ayetler, bu dünyanın gerçekliğini “la'ab” ve “lahw” olarak tanımlıyor. Ahiret kavramının “bu dünyanın bekaya bakan yönü” anlamına vurgu yapacak olursak, bu dünyadaki zevkin, eğlencenin, oyunun bekaya değil fenaya bakan yönüne tutulup kalmak, oyuna mana-yı ismi ile muhatap olup oyunu fazla ciddiye almak ve oyun uğruna ahiretimizi heba etmek, yani yaşadığımız anların bekaya (âlem-i gayba, Mutlak Esma-i İlahi’ye, Baki’ye) bakan yönüne muhatap olmamak, tecrübe ettiğimiz zevklerin birer ayet olduğunu unutup onlara mana-yı harfi ile bakmamak, bu ayetlerde eleştirilen yaklaşımdır. Wallahu a’lam (Allah en doğrusunu bilir).
--> BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN TIKLAYINIZ: Afaki tefekkür ile Enfüsi tefekkür arasındaki ilişki
Cevap örneği:
(1)
Evimin ayni yerde durmasının, duvarlarının aynı şekilde/açıda kalmasının sürekli olduğunu ve olacağını varsayıyorum. Hâlbuki sel olup yüzebilir, hortum olup uçabilir, deprem olup duvarlar eğilebilir ya da yıkılabilir (Allah korusun). Evimin duvarlarının her an aynı yerde aynı şekilde kaldığını gözlemlediğimde o evi aynı yerde aynı şekilde yeni-yeniden yaratan Rabbime şükredip, ya Kayyum (ikame eden, her şeyi ayakta tutan) diye zikrettim (hatırladım, andım).
(2)
Her zaman ot, maydanoz, çim, çiçek, elma örnekleri veriyoruz, bu sefer farklı bir örnek vermek istedim :)
https://www.youtube.com/watch?v=0K8zs-KSitc
acoustic levitation (akustik levitasyon/havada tutma)
https://www.youtube.com/watch?v=Yo2T9AAn2m4
(Michael Jackson gibi moonwalking dansı eden kus)
Ses dalgalarının su damlacıklarıyla ping pong topu gibi oynaması, kedilerimin her gün oyuncaklarının ya da birbirlerinin üzerine atlayarak oynamaları ve komik şekilde dans eden kuş, bana şu Kur'an ayetlerini hatırlattı:
6:32 29:64 47:36
Surah Al-An'am (The Cattle/Büyükbaş Hayvanlar) Suresi
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ (6:32
6:32 (Asad) And nothing is the life of this world but a play and a passing delight; and the life in the hereafter is by far the better for all who are conscious of God. Will you not, then, use your reason?
6:32 (Turkish) Dünya hayati yalnızca “la'abun wa lahw” bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Sakınmakta (takva sahibi) olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek (akletmeyecek) misiniz?
Surah Al-'Ankabut (The Spider/Örümcek)
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ (29:64)
29:64 (Asad) for, [if they did, they would know that] the life of this world is nothing but a passing delight and a play - whereas, behold, the life in the hereafter is indeed the only [true] life: if they but knew this!
29:64 (Turkish) Bu dünya hayati, yalnızca “lahwun wa la'ab” bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi.
Surah Muhammad
إِنَّمَا الحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَإِن تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ (47:36)
47:36 (Asad) The life of this world is but a play and a passing delight: but if you believe [in God] and are conscious of Him, He will grant you your deserts. And withal, He does not demand of you [to sacrifice in His cause all of] your possessions:
47:36 (Turkish) Gerçekten dünya hayati, ancak “la'abun wa lahw” bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız (taqwa-takva), O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
“la'ab” oyun demektir. "lahw" kelimesini ise Asad "passing delight", yani “geçici bir zevk / keyif / sefa / hoşnutluk / haz / memnuniyet” olarak yorumlamış. Kur’an Arapçası sözlüğü (Qur’anic Arabic-English dictionary) ise “l-h-w” kelime kokunu ve isim türündeki “lahw” kelimesini şu şekilde açıklıyor:
>>>>>
ل ه و l-h-w amusement, distraction, diversion, pastime, time-wasting, to amuse oneself, to have fun, to distract; to turn one's attention to; mouthful; uvula, gullet.
ل ه و l-h-w eğlence, oyalayıcı eğlence, dikkati dağıtan eğlence, meşgale, hobi, oyalanmak, zevkle eğlendirmek, eğlenmek; dikkatini vermek; ağız dolusu; küçük dil, gırtlak.
Of this root, four forms occur 16 times in the Qur'an: الهى alha four times; تَلَهَّى talahha once; لَهْو lahw 10 times and لاهيةٌ lahiyatun once.
Kur’an’da bu kökten türeyen dört farklı kelime formu; dört kere الهى alha formu, bir kere تَلَهَّى talahha formu, 10 kere لَهْو lahw formu ve bir kere لاهيةٌ lahiyatun formu olmak üzere, toplam 16 kere geçmektedir.
لَهْو lahw [v. n; n.][isim]
1 diversion, distraction (29:64) وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ the life of this world is nothing but distraction and amusement
1 dikkati dağıtan eğlence, oyalayıcı eğlence (29:64 ayeti) وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ bu dünya hayati yalnızca (oyalayıcı zevkli bir) eğlence ve oyundur
2 amusement, sport (62:11) وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا yet whenever they see [a chance for] trade or amusement they scatter towards it, and leave you [Prophet] standing [alone]
2 eğlence, zevkli oyun (62:11) وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا Oysa onlar bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta (yalnız) bıraktılar.
3 a plaything, a pastime (21:17) لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا had We wished to indulge in a pastime, We would, indeed, have produced it from Ourselves; *(31:6) لَهْوَ الْحَدِيثِ idle talk, distracting tales.
3 oyuncak, eğlence, meşgale, hobi (21:17) لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا Eğer ‘eğlenceli bir meşgale' edinmek isteseydik, bunu, kendi katımızdan edinirdik; *(31:6) لَهْوَ الْحَدِيثِ sözün 'boş ve amaçsız olanı' (boşboğazlık, gereksiz konuşma, kelime oyunları, boş, dikkat dağıtıcı masallar)
<<<<<
Allah bizim sadece ciddiyet ve acıyla değil, ayni zamanda oyunla, espri ve mutlulukla da öğrenmemizi ve O'nu tanımamızı istiyor. Aklıma California'da "oyun" kavramı üzerine kurulmuş alternatif okullar geliyor. Bu okullar, insanın en etkili öğrenme metodunun çocukların fıtri öğrenme metodu olan "oyun oynamak" olduğunu soyluyorlar.
Yukarıda bahsi gecen ayetler, bu dünyanın gerçekliğini “la'ab” ve “lahw” olarak tanımlıyor. Ahiret kavramının “bu dünyanın bekaya bakan yönü” anlamına vurgu yapacak olursak, bu dünyadaki zevkin, eğlencenin, oyunun bekaya değil fenaya bakan yönüne tutulup kalmak, oyuna mana-yı ismi ile muhatap olup oyunu fazla ciddiye almak ve oyun uğruna ahiretimizi heba etmek, yani yaşadığımız anların bekaya (âlem-i gayba, Mutlak Esma-i İlahi’ye, Baki’ye) bakan yönüne muhatap olmamak, tecrübe ettiğimiz zevklerin birer ayet olduğunu unutup onlara mana-yı harfi ile bakmamak, bu ayetlerde eleştirilen yaklaşımdır. Wallahu a’lam (Allah en doğrusunu bilir).
--> BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN TIKLAYINIZ: Afaki tefekkür ile Enfüsi tefekkür arasındaki ilişki