A. İnsan neden bütün cihazlarıyla tefekkür etmelidir?
İnsan bir bütündür parçalanamaz.
Varlığımızı tahlil ve analiz edebilmek ve minnacık bir parçası olduğumuz bu evrenin varlık kaynağını ve amacını sorgulayabilmek için elimizdeki bütün veri ve doneleri kullanmak zorundayız. Esasen bu alternatifi olmayan bir zorunluluktur. Üstelik kapsamlı ve bütünsel sonuçlara ulaşabilmemiz için bütün yetenek ve özelliklerimizi istisnasız kullanmalıyız.
Mantığımızı duyularımızdan veya çeşitli aletler aracılığıyla ölçüp, gözlemleyip algılayışımızdan, duyularımızı duygularımızdan ya da hayal gücümüzden daha değerli ve geçerli bir sorgulama aracı olarak tanımlayan nesnel bir düşünsel yaklaşım yoktur. İnsanı ilgilendirdiği kadarıyla, tümleyici, kapsamlı ve iç çelişkisiz açıklamalara ulaşmak yahut onları tasdik edebilmek için, her biri etraflıca kullanılması gereken aynı derecede anlamlı araçlardır.
İman yani kuşkusuz bir emniyetle tanıklık etmek, kendimizle, insaniyetimizle çelişmemektir. Sonuçlarımızı sınayabileceğimiz başka bir yol da yoktur.
Bilinçli farkındalıkla tefekkür ederken, tüm kabiliyetler (akıl, kalp, hayal, vicdan, duyular, gibi) ibadetlerini şuurlu ve bilinçli bir şekilde icra etmelidir. Böylece tefekkür sadece aklî bir egzersiz olmaktan çıkarken, aynı zamanda kalp ve hayal gibi yeteneklerimizin de akılla beraber çalıştığı kapsamlı bir ubudiyet şekli olur.
Tefekkürün aklın yanı sıra diğer kabiliyetlerimizle yapılması alışık olmadığımız bir pratiktir. Nitekim eğer tefekkürü sadece aklî bir egzersiz olarak düşünürsek, duygularımız ve diğer kabiliyetlerimiz ile ulaştığımız sonuçları yok sayma hatasına düşüp yanlış veya eksik sonuçlara ulaşabiliriz.
--> BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN TIKLAYINIZ: B. İnsan bütün cihazlarıyla nasıl tefekkür eder?
Varlığımızı tahlil ve analiz edebilmek ve minnacık bir parçası olduğumuz bu evrenin varlık kaynağını ve amacını sorgulayabilmek için elimizdeki bütün veri ve doneleri kullanmak zorundayız. Esasen bu alternatifi olmayan bir zorunluluktur. Üstelik kapsamlı ve bütünsel sonuçlara ulaşabilmemiz için bütün yetenek ve özelliklerimizi istisnasız kullanmalıyız.
Mantığımızı duyularımızdan veya çeşitli aletler aracılığıyla ölçüp, gözlemleyip algılayışımızdan, duyularımızı duygularımızdan ya da hayal gücümüzden daha değerli ve geçerli bir sorgulama aracı olarak tanımlayan nesnel bir düşünsel yaklaşım yoktur. İnsanı ilgilendirdiği kadarıyla, tümleyici, kapsamlı ve iç çelişkisiz açıklamalara ulaşmak yahut onları tasdik edebilmek için, her biri etraflıca kullanılması gereken aynı derecede anlamlı araçlardır.
İman yani kuşkusuz bir emniyetle tanıklık etmek, kendimizle, insaniyetimizle çelişmemektir. Sonuçlarımızı sınayabileceğimiz başka bir yol da yoktur.
Bilinçli farkındalıkla tefekkür ederken, tüm kabiliyetler (akıl, kalp, hayal, vicdan, duyular, gibi) ibadetlerini şuurlu ve bilinçli bir şekilde icra etmelidir. Böylece tefekkür sadece aklî bir egzersiz olmaktan çıkarken, aynı zamanda kalp ve hayal gibi yeteneklerimizin de akılla beraber çalıştığı kapsamlı bir ubudiyet şekli olur.
Tefekkürün aklın yanı sıra diğer kabiliyetlerimizle yapılması alışık olmadığımız bir pratiktir. Nitekim eğer tefekkürü sadece aklî bir egzersiz olarak düşünürsek, duygularımız ve diğer kabiliyetlerimiz ile ulaştığımız sonuçları yok sayma hatasına düşüp yanlış veya eksik sonuçlara ulaşabiliriz.
--> BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN TIKLAYINIZ: B. İnsan bütün cihazlarıyla nasıl tefekkür eder?